HANEFİ
MEZHEBİ
İMAMI AZAM
EBU HANİFENİN BAĞDAT AZAMİYE MAHALLESİNDEKİ TÜRBESİ
İMAMI
AZAM
Asıl adı
Numan, künyesi Ebu Hanife olan îmam-ı Azam, soy tarafından arap değildir. Belki
hür fars neslindendir. H. 80'de Kufe'ye bağlı An-bar köyünde dünyaya gelmiş.
150 tarihinde 70 yaşında Bağdat'ta ölmüştür. Bagdat'ta, Hayruzan mezarligina
defnedildi,Türbesi ve adına yaptırılan külliye Bağdat’ın Azamiye Mahallesindedir.
E hli
reyin imamı, Iraklıların fakihidir. Hanefî mezhebinin kurucusudur.. Kufe'de
kumaş ticareti ile geçimini temin etmiştir. İmam-ı Azam'm annesi, babası Sabit
öldükten sonra îmam Cafer-i Sadık ile evlenmişti. İmam-ı Azam onun yanında
yetişmiştir.
Ticaretle
uğraşırdı ve bu işte mahirdi. Küfe şehrinde dükkânı vardı. Ortakları olup uzak
memleketlere alışverişe giderlerdi. Kazancı İle talebelerinin ihtiyaçlarını
alır kendi evine bol bol harcardı. Evine harcadığı kadar fakirlere sadaka
verirdi. Her cuma günü anasının babasının ruhu için fakirlere ayrıca 20 altın
dağıtırdı. Ortaklardan birinin çok miktarda bir malı şeriata uygun olmayarak
sattığını anlayınca bu maldan kazanılan 90 bin akçanm hepsini fakirlere
dağıttı.
On sekiz
yıl Irak'ın büyük fakihi Hammâd b. Ebî Süleyman (ö.120/737)'ın derslerine devam
etti. Onun vekîli oldu ve on yıllık öğrencilikten sonra kendi kürsüsünü açmak
istediyse de, altmış kadar fetvasının kırkının Hammâd tarafından tasvib
edildiği ve yirmisinin düzeltildiğini görünce bundan vazgeçerek onun ölümüne
kadar vekâletinde bulundu. Özellikle o sırada var olan şu dört fıkhı öğrendi:
İstinbat, Hz. Ömer fıkhı, Abdullah b. Mes'ud fıkhı, Abdullah b. Abbâs fıkhı.
Birincisi şer'i hakikatleri araştırıp ortaya koymaya, ikincisi maslahata,
üçüncüsü tahrice, dördüncüsü Kur'ân ilmine dayanan okuldu
Ders
verme usûlü eski filozofların diyalektik akademi derslerini andırmaktadır. Bir
mesele ortaya atılır; bu, talebeleri tarafından tartışılır ve herkes görüşünü söyler;
en son olarak İmam, delil ve istinbat ile bir karara ulaşılmasını sağlar ve
kararı delillerden ayırarak veciz cümleler halinde yazdırırdı. Bu sözleri en
yakın müctehid talebeleri tarafından sonradan mezhebin fıkıh kaideleri haline
getirilirdi
Bir gün bir
talebesi imama: İnsanlar sizin için geceleri uyumadığınızı söylüyorlar dedi.
Cevabında bundan sonra geceleri uyumayacağıma söz veriyorum dedi. Talebeleri
niçin diye sorunca Allah'u teala: Öyle kullar vardır ki yapmadıkları şeylerle
kendilerinin methedilmesini isterler buyuruyor. Şimdi ben o insanlardan olmamak
için uyumayacağım dedi ve otuz sene bir rivayete göre kırk sene geceleri
uyumayıp yatsının abdesti ile sabah namazını kıldı. Birçok kıymetli kitapta
secde etmesinin çokluğundan Ebu Hanife'nin dizleri deve dizi gibi sertleşmişti
Hayatının
bir bölümü Emevi’lerin , bir bölümü Abbâsi’lerin hâkimiyetinde geçti. Her iki
dönemde de siyâsal iktidara karşıydı. Onun siyâsetini ehl-i beyt taraftarlığı
belirliyordu. Ehl-i beyt'e büyük muhabbeti vardı. Abbâsîler iktidara
geldiklerinde ehl-i beyt'i gözeteceklerini söylemişlerdi. Ancak onların
iktidara geldikten bir süre sonra ehl-i beyt'e zulmetmeye devam ettiklerini
görünce, onlara da karşı çıktı. Derslerinde fırsat buldukça iktidarı tenkid
etti. Her iki siyasal iktidar devrinde de kendisinden şüphelenilmiş, onu kendi
taraflarına çekmek, halk nezdindeki itibarından yararlanmak için kendisine
kadılık görevini teklif etmişlerse de o, her iki dönemde de teklifleri
reddetmiş ve bu sebepten dolayı işkenceye uğramış, hapsedilmiştir
İmam-ı Azam
önce Emevilerin kadılık teklifini reddettiği gibi daha sonra kurulan Abbasi
devletinin kurucularından Halife Man-sur'un kadılık teklifi reddetti. Hem
kadılık teklifini reddettiği hem de siyasi bakımdan Hz Hasan'm torunu İbrahimi
desteklediği için Halife Mansur İmam'ı dövdürdü ve tevkif ettirdi. İmam 70
yaşında iken hapishanede secdede iken Allah'ın rahmetine kavuştu.
Çağdaşları
: Mâlik,
Evzâî, Abdullah b. Mübârek, İbn Cüreyh, Câ'fer-i Sadık, Vâsil b. Atâ ,Muhammed
Bâkır vb.
Neden
Rey :
İbni Mes'ud
reyle içtihada meylederdi. Hz Ömer onu Küfeye gönderdi. O da fıkıh meselelerine
istinbat zekâvetina hazırlandı. Zira O Irak'ta görev yaptığı için ve kendisine
islam ahkamı sorulduğundan öyle ahkâmlara cevap vermek gerekiyordu. Cevabı ise
ictihad rey ile olurdu. Ondan sonra talebeleri onun izini takip ettiler. İşte
rey ile ictihad Irak'ta yayıldı. Irak'ın u-leması bu özelliği ile nam aldılar.
Bunun için Irak alimleri (ashab-ı rey) ismini aldı. Medine alimleri ise ashab-ı
hadis adını aldı. Zira Medine Peygamber (sav)'in meskeni, vahyin münzel yeri
ve ondan sonrada ashab-ı kiram'ın meskeniydi.
Hakkında
söylenenler:
İmam-ı
Şafii onun hakkında: "İnsanlar fikıhda Ebu Hani-fe'ye iyâldir."
Demiştir
İmam Malik
onun için: "Ebu Hanife'nin mantığı o kadar kuvvetlidir ki şu direk
altındır dese onu ispat edebilir" demiştir.
İmam Ebu
Hanife ile görüşen İmam Malik'in görüşmesinden sonra Saad Bin Leys'e söylediği
şu sözü meşhurdur: "Ebu Hanife beni terletti. Ey Mısırlı o gerçek bir
fakiktir". Sonra da Saad Bin Leys diyor ki: "Sonra Ebu Hanife ile
karşılaştım ve ona Malik'in senin dediklerini kabul edip seninle konuşması ne
güzel şey dedim. Ebu Hanife de İmam Malik'ten süratli ve gerçek cevap veren ve
gerçekçi, hakiki, kusursuz eleştirici kimseyi görmedim" dedi.
Kendisine yapılan eleştirler:
Buhari:Kendisi üç defa tövbeye davet edildi tövbeye icabet etmediği için kafirdir.( yaşar nuri) .İmam Buharî Sahihinde eleştirdiği bazı kimseler hakkında isim vermeden “Bazı kimseler şöyle dedi” diyerek eleştirir. Bu eleştirileri, o dönemde Hadisçilerle ehl-i rey arasında var olan tartışmaların bir yansıması olarak kabul etmek gerekir. Buharî’nin “Bazı kimseler şöyle dedi” demekten kastı İmam Azam olduğu meşhur olmakla beraber, bunu bütün rey ekolü ve İmam Muhammed için de kullandığını söyleyen alimler de vardır.
Kendisine yapılan eleştirler:
Buhari:Kendisi üç defa tövbeye davet edildi tövbeye icabet etmediği için kafirdir.( yaşar nuri) .İmam Buharî Sahihinde eleştirdiği bazı kimseler hakkında isim vermeden “Bazı kimseler şöyle dedi” diyerek eleştirir. Bu eleştirileri, o dönemde Hadisçilerle ehl-i rey arasında var olan tartışmaların bir yansıması olarak kabul etmek gerekir. Buharî’nin “Bazı kimseler şöyle dedi” demekten kastı İmam Azam olduğu meşhur olmakla beraber, bunu bütün rey ekolü ve İmam Muhammed için de kullandığını söyleyen alimler de vardır.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder